Amaç: Meme kanseri neoadjuvan kemoterapi sürecinde radyolojik olarak progrese veya yanıtsız olup operasyona yönlendirilen hastalar ile tedaviye yanıtlı hastaların karşılaştırılması hedeflendi.
Gereç ve Yöntem: Hastanemizde meme kanseri nedeni ile neoadjuvan kemoterapi sonrası opere olmuş kadın hastalar retrospektif olarak tarandı. Ara radyolojik görüntülemesi olanlar çalışmaya dahil edildi. Hastalar ara görüntüleme sonuçlarına göre tedaviye yanıtlı, yanıtsız (stabil hastalık) ve progrese olmak üzere üç gruba ayrıldı. Yanıtsız veya progrese olup operasyona yönlendirilen hastalar ile yanıtlı olup kemoterapiye devam eden hastalar hasta ve tümör karakteristikleri bakımından ayrı ayrı karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya toplam 96 kadın hasta dahil edildi. Ara radyolojik görüntüleme sonuçlarına göre hastaların %90,6’sı (87 hasta) tedaviye yanıtlıydı. Dört hasta (%4,2) tedaviye yanıtsızlık, beş hasta (%5,2) ise progresyon nedeni ile toplamda dokuz hasta (%9,4) erkenden operasyona yönlendirilmişti. Yanıtsız hastaların yanıtlı hastalara göre ortalama yaşı istatistiksel olarak anlamlı daha yüksek, tümör gradı ve Ki-67 indeksi ise daha düşük saptandı (sırasıyla; 60 vs. 49, p=0,035, 1,5 ± 0,6 vs. 2,4 ± 0,5, p=0,007 ve 10±4 vs. 37±22, p=0,003). Progrese olan hastaların yanıtlı hastalara göre tümör gradı ve Ki-67 indeksi daha yüksek olmasına rağmen istatistiksel anlamlı değildi. Tedaviye yanıtsız hastalar çoğunlukla luminal A (3/4 hasta), progrese hastalar ise çoğunlukla triple negatif (3/5 hasta) moleküler alt tipte idi.
Sonuç: Düşük proliferasyon indeksi ve gradı olan luminal meme kanserleri neoadjuvan kemoterapiye duyarsız olma eğilimindedir. Diğer taraftan yüksek proliferasyon indeksi ve gradı olan hormon reseptörleri negatif tümörler neoadjuvan tedaviye iyi yanıt verebildikleri gibi progresyon açısından da risk teşkil edebilirler. İleri klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Aim: It was aimed to compare the breast cancer patients who were progressed or unresponsive to neoadjuvant chemotherapy with the patients clinically responsive to the treatment at interim radiological assessment.
Materials and Methods: Female patients operated in our hospital for breast cancer after neoadjuvant chemotherapy were retrospectively screened. Patients having interim radiological assessment were included in the study. Patients were divided into three groups as responsive, unresponsive (stable) and progressive according to the imaging results. Unresponsive and progressive patients were compared to responsive patients in terms of patient and tumor characteristics.
Results: A total of 96 patients were included in the study. According to the interim imaging results, 90.6% of patients (87 patients) had a radiological response to the treatment. Four patients (4.2%) with radiological unresponsiveness and five patients (5.2%) with radiological progression (9 patients in total, 9.4%) were referred to operation. The mean age of the unresponsive patients was found to be statistically higher than the responding patients (60 vs. 49, p=0.035). The tumor grade and Ki-67 index of unresponsive patients were lower than the responsive patients (respectively; 1.5±0.6 vs. 2.4±0.5, p=0.007 and 10±4 vs. 37±22, p=0.003). Although the tumor grade and Ki-67 index were higher in patients who progressed than the responders, they weren’t statistically significant. Unresponsive patients were mostly luminal A (3/4 patients), and progressive patients were mostly triple negative (3/5 patients) molecular subtype.
Conclusion: Luminal breast cancers with low proliferation index and grade tend to be insensitive to neoadjuvant chemotherapy. On the other hand, hormone receptor negative tumors with high proliferation index and grade may respond well to neoadjuvant chemotherapy and may also pose a risk for progression. Further clinical studies are needed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 12, 2022 |
Submission Date | October 6, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 |