Aim: Cardiovascular disease (CVD) is one of the leading causes of deaths worldwide. Epidemiological studies have shown an inverse association between serum 25-hydroxy vitamin D (25-OH D) and cardiovascular risk factors including lipid profile. However, it is still unclear whether 25-OH D level is causally related to the disease or is just a marker of lifestyle. Placebo-controlled trials that examined the effect of vitamin D supplementation on serum lipid profile have provided divergent results. The aim of this study is to investigate the relationship between serum vitamin D concentration and lipid profile. Materials and Methods: Two hundred and four patients admitted to physical medicine and rehabilitation outpatient clinic with the complaint of pain were included in this study. The demographic characteristics of patients were recorded. Fasting serum concentrations of 25-OH vitamin D, total cholesterol, high-density lipoprotein (HDL), low-density lipoprotein (LDL) and triglyceride were measured. Results: The mean level of 25-OH D was 10.6±6.5 ng/mL, the prevalence of vitamin D deficiency was 92.2%. Patients were classified into 3 groups according to the 25-OH vitamin D levels as 30 ng/mL. Although in patients with higher vitamin D concentration, serum levels of total cholesterol, TG, and LDL were lower and HDL was higher compared to patients with vitamin D deficiency, this association was not statistically significant (p>0.05). Conclusion: Given the prevalence of vitamin D insufficiency and the detrimental consequences of an unfavorable lipid profile, we believe that investigation, correction, and maintenance of vitamin D status may be indicated in high-risk populations.
Amaç: Kardiyovasküler (KVS) hastalıklar, dünya çapında önde gelen ölüm sebeplerindendir. Epidemiyolojik çalışmalarda serum 25 Hidroksi D vitamini (25-OH D) ile KVS hastalık risk faktörlerinden olan lipid profili arasında negatif korelasyon olduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte 25-OH D vitamin düzeyi ile hastalık arasındaki ilişkinin nedensel olup olmadığı veya sadece yaşam tarzı ile ilişkili bir belirteç olduğu durumu belirsizdir. Vitamin D takviyesinin serum lipid profili üzerine etkileri araştıran plasebo kontrollü çalışmalar farklı sonuçlar vermiştir. Bu çalışmanın amacı serum vitamin D konsantrasyonu ile lipid profili arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine ağrı şikayetiyle başvuran 204 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri kaydedildi. Açlık serum 25-OH D vitamini, total kolesterol, LDL, HDL ve trigliserid konsantrasyonları ölçüldü. Bulgular: Hastaların ortalama 25-OH D düzeyleri 10.6±6.5 ng/mL, D vitamini eksikliği prevalansı %92.2 idi. Hastalar 25-OH D vitamin düzeylerine göre 30 ng/mL olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Yüksek D vitamini konsantrasyonu olan hastalarda D vitamini eksikliği olan hastalara göre serum total kolesterol, TG ve LDL düzeyleri düşük ve HDL düzeyi daha yüksek olmasına rağmen, bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p > 0.05). Sonuç: D vitamini eksikliği prevalansı ve uygun olmayan lipid profilinin olumsuz etkileri göz önüne alındığında, yüksek riskli toplumlarda D vitamini durumunun incelenmesi, düzeltilmesi ve korunmasının uygun olacağı görüşündeyiz.
Other ID | JA46AR42MH |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2015 |
Submission Date | December 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 |