Aim: The objective of this study was to present the clinical experience with colpocleisis by evaluating patient characteristics and long-term follow-up data.
Materials and Methods: This is a retrospective cohort study evaluating patients who underwent obliterative surgery for pelvic organ prolapse (POP) between 2010 and 2017. Patients who underwent
colpocleisis without hysterectomy (C) (n=68) and colpocleisis of vaginal vault (CVV) (n=22) were included in this study.
Results: The mean age of the study population was 72.7 years (range 55-89). The majority of the patients underwent colpocleisis as their primary surgical procedure for POP, as only 5.6% of the study group had a history of previous prolapse surgery. The mean follow-up duration was 49.5 months (range 1.5-109). Patient satisfaction with the surgery was high, with 98.9% of patients expressing they were “very satisfied” and 1.1% “satisfied”. There were two cases of recurrence (2.2%), and both were in the C group. One patient (1.1%) reported regret after surgery due to her husband's remorse about choosing an obliterative procedure. The recurrence rates, patient satisfaction, and regret were comparable between C and CVV groups.
Conclusion: Colpocleisis is a viable option for the surgical treatment of POP, offering a high rate of success and patient satisfaction in long-term. Despite being an obliterative procedure, colpocleisis has acceptance as the primary surgical procedure by patients regardless of their marital status, and regret rate after surgery is low. Therefore, colpocleisis should be thoroughly discussed and included in the preoperative counseling and surgical planning of all patients with POP.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, hasta özelliklerini ve uzun süreli takip verilerini analiz ederek kolpokleizis ile ilgili klinik deneyimi sunmaktır.
Gereç ve Yöntem: Mevcut çalışma, 2010 ve 2017 yılları arasında pelvik organ prolapsusu (POP) için obliteratif cerrahi uygulanan hastaları değerlendiren retrospektif bir kohort çalışmasıdır. Histerektomisiz kolpokleizis (C) (n=68) ve vajinal kaf kolpokleizisi (CVV) (n=22) uygulanan hastalar bu çalışmaya dahil edilmiştir.
Bulgular: Çalışma popülasyonunun ortalama yaşı 72.7 idi (aralık 55-89). Çalışma grubunun sadece %5,6'sında daha önce prolapsus cerrahisi öyküsü olup kolpokleizis hastaların çoğuna POP için birincil cerrahi prosedür olarak uygulandı. Ortalama takip süresi 49.5 aydı (aralık 1.5-109). Ameliyattan hasta memnuniyeti yüksek olup hastaların %98.9'u “çok memnun” ve %1.1'i “memnun”
olduklarını belirttiler. İki nüks vakası (%2.2) vardı ve ikisi de C grubundaydı. Bir hasta (%1.1) ameliyattan sonra pişmanlık bildirmiş olup bu kocasının obliteratif bir prosedür seçiminden dolayı
pişmanlığından kaynaklıydı. Nüks oranları, hasta memnuniyeti ve pişmanlık, C ve CVV grupları arasında karşılaştırılabilirdi.
Sonuç: Kolpokleizis, POP'un cerrahi tedavisi için uygun bir seçenek olup uzun dönemde yüksek başarı oranı ve hasta memnuniyeti sunar. Kolpokleizis, obliteratif bir işlem olmasına rağmen, hastalar
tarafından medeni durumlarından bağımsız olarak birincil cerrahi işlem olarak kabul görmektedir ve cerrahi sonrası sonrası pişmanlık oranı düşüktür. Bu nedenle, kolpokleizis, POP'lu tüm hastaların preoperatif danışmanlığında ve cerrahi planlamasında kapsamlı bir şekilde tartışılmalı ve dahil edilmelidir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2023 |
Submission Date | August 18, 2022 |
Published in Issue | Year 2023Volume: 62 Issue: 1 |