Aim: Multiple cancer rates increase with an average increased lifespan. Therefore, many malignant patients are at high risk for a second primary malignancy. This study aims to evaluate lung cancer patients with a previous malignancy. Materials and Methods: Forty-five patients who underwent resection for a second primary lung cancer in our department between January 2007 and June 2013 were reviewed retrospectively. Results: The patients included 37 (82.2%) males and eight (17.8%) females. When the patients were evaluated for the first primary malignancy, the distribution of the malignancies according to the systems was 14 (31.1%) urogenital malignancies, ten (22.2%) respiratory, six (13.3%) hematological, six (13.3%) endocrine, five (11.1%) malignancies, and four (8.9%) integumentary malignancies. The comparison of the site of primary malignancy and survival data showed that the rates of long-term survival were shorter in patients with gastrointestinal system malignancies and the difference was statistically significant (p=0.028). The long-term survival of patients who received chemotherapy after the resection of the first primary lung cancer was significantly shorter (p=0.016). Conclusion: The follow-up of patients should be done more carefully by the consideration of the positive effects of early diagnosis on cancer prognosis and keeping in mind the risk of primary lung cancer development in a patient with other system malignancy. We especially recommend caution in administering chemotherapy to patients with double primary tumors after a lung cancer operation.
Amaç: Yaşam süresi uzadıkça multipl kanser görülme sıklığı giderek artmaktadır. Bundan dolayı birçok maligniteli hastada ikinci bir primer kanser ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bu çalışmada, öncesinde başka bir malignite tanısı bulunan primer akciğer kanserli hastalar değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde Ocak 2007 ile Haziran 2013 arasında öncesinde başka bir malignite tanısı bulunan ve buna ilave olarak primer akciğer kanseri nedeniyle opere edilen 45 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastalar 37 (%82.2) erkek, 8 (%17.8) kadından oluşmaktaydı. İlk primer tanı grupları değerlendirildiğinde, 14 (%31.1) hastada ürogenital sistem malignitesi, 10 (%22.2) hastada respiratuar sistem, 6 (%13.3) hastada hematolojik malignite, 6 hastada (%13.3) endokrin organ malignitesi, 5 (%11.2)'inde gastrointestinal sistem ve 4 (%8.9) hastada deriye ait malignite varlığı mevcuttu. İlk primer tanı grupları ile uzun dönem sağkalım analizi yapıldığında, gastrointestinal sistem malignitesi bulunan hastalarda sağkalımın istatistiksel olarak daha düşük olduğu görüldü (p=0.028). Yine akciğer operasyonu sonrasında kemoterapi alan hasta grubunda uzun dönem sağkalım daha kısaydı (p=0.016). Sonuç: Kanserde erken tanının prognoza olumlu etkisi düşünüldüğünde maligniteli olgularda primer bir akciğer kanseri gelişme riski her zaman akılda tutularak, bu olguların takibinde daha dikkatli olunmalıdır. Özellikle akciğer kanseri operasyonu sonrası çift primerli bu hastalara kemoterapi uygulanması konusunda çok dikkatli olunmasını öneriyoruz.
Diğer ID | JA68CB27JV |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2015 |
Gönderilme Tarihi | 1 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015Cilt: 54 Sayı: 4 |