Dünya Sağlık Örgütü tarafından derece 4 astrositom olarak sınıflandırılan Glioblastoma Multiforme (GBM), merkezi sinir sisteminin en agresif ve yaygın görülen primer beyin tümörüdür. Klinikteki GBM hastaları için mevcut tedavi; rezeksiyonun ardından eş zamanlı uygulanan radyoterapi ve kemoterapiyi içermektedir. GBM tedavisindeki bu yaklaşımların etkinliği; tümör heterojenliği, glioma kök hücreleri, DNA hasar onarım mekanizmaları ve kan-beyin bariyeri gibi faktörler nedeniyle yetersiz kalmaktadır. Temozolomid, lipofilik bir ajan olması nedeniyle kan-beyin bariyerini kolaylıkla geçebilmekte ve bu özelliği sayesinde glioma tedavisinde etkili bir ajan olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, hastaların büyük bir kısmında nüks meydana gelmekte ve bu hastalar temozolomide uzun süre maruz kaldığı için tedaviye direnç geliştirmektedir. Günümüzde, nüks eden GBM hastaları için farklı bir tedavi yaklaşımı söz konusu değildir. Bu yüzden, hasta sağkalımını uzatacak yeni ajanların araştırılması son derece önemlidir.
Terapötik ajanların merkezi sinir sistemine iletimi, kan-beyin bariyeri tarafından engellenmekte ve beyindeki hedeflenen bölgelere erişim, GBM için yeni ilaçların geliştirilmesinde en büyük zorluklardan birini oluşturmaktadır. Beyin tümörleri tedavisinde kan-beyin bariyerinin ilaç geçirgenliği heterojen bir yapı sergilemektedir. Sonuç olarak, bu bariyer geçirgenliğinin modüle edilmesi ve ilaç biyoyararlanımını artırmayı hedefleyen çeşitli stratejiler geliştirilmelidir. Kan-beyin bariyerinin aşılması, hedefe yönelik tedavi yaklaşımlarında dikkate alınması gereken önemli bir konudur. Bu derleme, kan-beyin bariyerinin GBM ile ilişkisini inceleyerek, konuya dair güncel bilgileri ayrıntılı bir şekilde sunmayı amaçlamaktadır
Classified as grade IV astrocytoma by the World Health Organization, Glioblastoma Multiforme (GBM) is the most aggressive and common primary brain tumor of the central nervous system. The current standard treatment for GBM patients in clinical practice involves resection followed by concurrent radiotherapy and chemotherapy. The effectiveness of these approaches in GBM treatment remains limited due to factors such as tumor heterogeneity, glioma stem cells, DNA damage repair mechanisms, and the blood-brain barrier. Temozolomide, due to its lipophilic nature, easily crosses the blood-brain barrier, making it an effective agent in the treatment of gliomas. However, a significant proportion of patients experience recurrence, and due to prolonged exposure to temozolomide, they develop resistance to the treatment. There is currently no alternative therapeutic approach for recurrent GBM patients. Therefore, the investigation of novel agents is of paramount importance to prolong patient survival.
The permeability of the blood-brain barrier to therapeutic agents in the treatment of brain tumors exhibits heterogeneity. Consequently, various strategies aimed at modulating this barrier permeability to enhance drug bioavailability should be developed. Overcoming the blood-brain barrier is a critical consideration in targeted therapeutic approaches and must be addressed in the development of effective treatments. This review aims to provide a comprehensive analysis of the relationship between the blood-brain barrier and GBM, presenting the most recent findings and insights on the subject.
Glioblastoma Multiforme Blood-brain barrier Treatment methods
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirurji), Kanser Hücre Biyolojisi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 31 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025Cilt: 64 Sayı: 1 |